-
1 retrograde motion
geri hareket, geri devim -
2 обратное движение
geri hareket, gerileme hareketiТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > обратное движение
-
3 reversing shaft
geri hareket safti -
4 παλινδρομικό
ileri geri hareket eden, salınan tutarsız -
5 schwenken
-
6 reciprocation
gitgel hareketi, ileri-geri hareket -
7 ход
yürüyüş,yürüme; hareket; gidiş,akış,seyir; manevra; hamle; geçit; yol* * *м1) yürüme, yürüyüş; hareketход ло́шади — atın yürüyüşü
туда́ два часа́ хо́ду — orası buraya iki saattir
оста́лось пять киломе́тров хо́ду — beş kilometre yol kaldı
по́езд заме́длил ход — tren yavaşladı; tren hızını kesti
машини́ст сба́вил ход — makinist treni yavaşlattı
мы сиде́ли по хо́ду по́езда — yerimiz trenin gittiği yöne dönüktü
за́дним хо́дом (об автомашине, тракторе) — geri vitesle
идти́ за́дним ходом (судне) — tornistan etmek
ход се́льди — ringa corumu
стрельба́ с хо́ду — воен. hareket halinde atış
2) перен. akış, gidiş, seyir (- yri)ход собы́тий — olayların akışı / seyri
ход исто́рии останови́ть невозмо́жно — tarihin akışı durdurulamaz
в хо́де обсужде́ния прое́кта — tasarının tartışılması sırasında, tasarı tartışılırken
мы недово́льны таки́м хо́дом дел — işlerin gidişinden memnun değiliz
рассма́тривать пробле́му в хо́де её истори́ческого разви́тия — sorunu, tarihsel gelişimi içinde ele almak
ход боле́зни — hastalığın seyri
3) тех. kurs, strokход по́ршня — piston kursu
рабо́чий ход (двигателя) — iş stroku
4) в соч.на гу́сеничном ходу́ — tırtıllı, paletli
на рези́новом ходу́ — lastik tekerlekli
мат в три хо́да — üç hamlede mat
ход слоно́м — fil hamlesi
сде́лать пе́рвый ход — ilk hamleyi yapmak
6) перен. (приём, манёвр) manevraхи́трый ход — kurnazca bir manevra
7) ( вход) kapıход со двора́ — avludan girilir
8) ( проход) yol; geçit (-di)ходы́ сообще́ния — воен. irtibat hendekleri
подзе́мный ход — yeraltı yolu
потайно́й ход — gizli geçit
••приба́вить / дать хо́ду — adımlarını açmak
быть в большо́м ход у́ (о товаре) — büyük rağbet görmek, çok aranmak
сейча́с э́тот това́р не в ходу́ — bu mala rağbet yok bugün
он на ход у́ подмётки рвёт (о ловком воре) — gözden sürmeyi çalar / çeker
- на ходу -
8 انسحب
اِنْسَحَبَ1. gerilmekAnlamı: geri çekilmek2. gerilemekAnlamı: geri çekilmek, geriye çekilmek3. sürüklenmekAnlamı: sürüklemek işine konu olmak4. gelmekAnlamı: geriye dönmek5. dönmek6. caydırmakAnlamı: kararından döndürmek, vazgeçirmek -
9 رجع
Iرَجَّعَ1. kaytarmakAnlamı: geri çevirmek2. döndürmekAnlamı: dönmesini sağlamakIIرَجَعَ1. gelmekAnlamı: geriye dönmek2. dönmekرَجْع1. avdetAnlamı: dönüş, geri gelme2. devirAnlamı: dönme, dönüş3. dönüşAnlamı: dönmek işi veya biçimi -
10 عاود
عاوَدَ1. gerilemekAnlamı: geri çekilmek, geriye çekilmek2. gerilmekAnlamı: geri çekilmek3. gelmekAnlamı: geriye dönmek4. dönmek -
11 قفل
IقَفَّلَkapamakAnlamı: bir açıklığı örtmek için, bir şeyi, açık yerin üzerine getirmekIIقَفَلَ1. gerilemekAnlamı: geri çekilmek, geriye çekilmek2. gerilmekAnlamı: geri çekilmek3. gelmekAnlamı: geriye dönmek4. dönmek5. caydırmakAnlamı: kararından döndürmek, vazgeçirmek -
12 قهقر
قَهْقَرَ1. gerilmekAnlamı: geri çekilmek2. gerilemekAnlamı: geri çekilmek, geriye çekilmek3. gelmekAnlamı: geriye dönmek4. caydırmakAnlamı: kararından döndürmek, vazgeçirmek5. dönmek -
13 كر
Iكَرّ1. hücumAnlamı: saldırma, saldırı, saldırış2. saldırı3. taarruzAnlamı: saldırıIIكَرَّ1. gerilmekAnlamı: geri çekilmek2. gerilemekAnlamı: geri çekilmek, geriye çekilmek3. gelmekAnlamı: geriye dönmek4. dönmek5. caydırmakAnlamı: kararından döndürmek, vazgeçirmek -
14 seesaw
tahterevalli; ileri geri ya da asagi yukari hareket, inip çikma, asagi yukari ya da ileri geri sallanmak -
15 отход
м1) ( отправление транспорта) kalkma, hareket2) воен. (geri) çekilme3) uzaklaşma; sapmaотхо́д от тради́ций — geleneklerden uzaklaşma
отхо́д от нейтралите́та — tarafsızlıktan ayrılma
-
16 отходить
I несов.; сов. - отойти́1) çekilmek; uzaklaşmak; ayrılmakотойди́те в сто́рону! — kenara çekilin!
ребёнок не отхо́дит от телеви́зора — çocuk televizyon başından ayrılmıyor
она́ не отходи́ла от окна́ — pencere önünden ayrılmıyordu
су́дно отошло́ на не́сколько сот ме́тров (от бе́рега) — gemi birkaç yüz metre açıldı
2) kalkmak, hareket etmekпо́езд отхо́дит в три — tren üçte kalkıyor
3) воен. (geri) çekilmek4) kalmak, intikal etmekдом отошёл его́ насле́днику — evi varisine intikal etti
5) uzaklaşmakне отходя́ от национа́льных тради́ций — ulusal geleneklerden uzaklaşmadan
отойти́ от те́мы — konudan ayrılmak
6) bırakmak; kalkmakобо́и отошли́ — duvardaki kağıtlar kalkık
пятно́ отошло́ — leke çıktı
7) (приходить в себя, в сознание) kendine gelmek8) ( переставать сердиться) öfkesi geçmek, yumuşamak••отойти́ в о́бласть преда́ния / воспомина́ний — tarihe karışmak
отойти́ на второ́й план — ikinci plana düşmek
II сов., разг.отойти́ в ино́й мир — bu dünyadan göçüp gitmek
( больного) özenli bakımla iyi etmek -
17 развертываться
несов.; сов. - разверну́ться1) (о скатанном, сложенном, завёрнутом) açılmakсвёрток разверну́лся — paket açıldı
2) воен. ( располагаться в ширину по линии фронта) açılmak3) перен., разг. ( проявлять себя) neye kadir olduğunu göstermek4) перен. ( принимать широкий размах) büyük boyutlar kazanmak, geniş ölçüler almakэ́то движе́ние бу́дет разве́ртываться и в дальне́йшем — bu hareket ileride de yayılıp gelişecektir
5) ( делать поворот) (geri) dönüş yapmakсамолёт разверну́лся на 180 гра́дусов — uçak yarım dönüş yaptı
-
18 departure
n. ayrılış, kalkış, ayrılma, gidiş, yola çıkma; geri çekilme; sapma; yenilik, başlangıç; ölüm* * *1. ayrılma 2. kalkış* * *[- ə]noun (an act of departing: The departure of the train was delayed.) kalkış, hareket -
19 drag
n. tırmık, trol, tarak, kızak; engel; direnç; ağır hareket; el arabası, atlı araba; zahmetli şey; sıkıcı tip; aptal, geri zekâlı tip; etki; bir nefes; koku (av); kadın elbisesi (eşcinsel erkeğin giydiği)————————v. çekmek, sürüklemek, sürümek, sürünmek; ağırdan almak; ağ ile suyun dibini taramak, taramak; söz konusu etmek; bulaştırmak, sokmak; sürüncemede kalmak, geçmek bilmemek; durgunlaşmak; ağır tempoyla çalınmak* * *1. sürükle 2. sürükle (v.) 3. sürükleme (n.)* * *[dræɡ] 1. past tense, past participle - dragged; verb1) (to pull, especially by force or roughly: She was dragged screaming from her car.) sürüklemek, çekip almak2) (to pull (something) slowly (usually because heavy): He dragged the heavy table across the floor.) çekmek, çekerek götürmek3) (to (cause to) move along the ground: His coat was so long it dragged on the ground at the back.) sürükle(n)mek4) (to search (the bed of a lake etc) by using a net or hook: Police are dragging the canal to try to find the body.) taramak5) (to be slow-moving and boring: The evening dragged a bit.) geçmek bilmemek, uzayıp gitmek2. noun1) (something which slows something down: He felt that his lack of education was a drag on his progress.) engel, mâni2) (an act of drawing in smoke from a cigarette etc: He took a long drag at his cigarette.) nefes, fırt3) (something or someone that is dull and boring: Washing-up is a drag.) sıkıcı şey, karın ağrısı4) (a slang word for women's clothes when worn by men.) erkeğin giydiği kadın elbisesi -
20 أوب
Iأَوْب1. avdetAnlamı: dönüş, geri gelme2. devirAnlamı: dönme, dönüş3. kenarAnlamı: bir şeyin, bir yerin bitiş kısmı yakını, kıyı4. dönüşAnlamı: dönmek işi veya biçimi5. yanAnlamı: ön, arka, alt ve üstün dışında kalan bölüm6. kıranAnlamı: kıyı, uç, kenar, çevre7. cihetAnlamı: yön, taraf, yan8. bucakAnlamı: kenar, köşe, yerIIأَوَّبَdönmek
- 1
- 2
См. также в других словарях:
geri çekilme — is., ask. 1) Savaşı daha elverişli şartlarda sürdürmek amacıyla bir askerî birliğin başka bir mevzi veya bölgeye hareket etmesi, ricat Paşa, geri çekilmelerde ve köy, kasaba, şehir kayıplarında bile bu kayıpların kazanç yanları olduğuna hepsini… … Çağatay Osmanlı Sözlük
geri tepme — is. Merminin atılışı sırasında namlu içinde gazların geriye doğru sıkıştırmasından ileri gelen hareket … Çağatay Osmanlı Sözlük
manevra — is., İt. manovra 1) Bir aletin işleyişini düzenleme, yönetme işi veya biçimi 2) Geminin bir yere yanaşmak veya bir yerden çıkmak için yaptığı hareket 3) Lokomotifin, katar katmak veya katar dağıtmak için ileri geri giderek hattan hatta geçmesi 4) … Çağatay Osmanlı Sözlük
dönmek — nsz, er 1) Kendi ekseni üzerinde veya başka bir şeyin dolayında hareket etmek İçeride anahtarın acı bir gıcırtısıyla döndüğünü duydum. Y. Z. Ortaç 2) den, e Geri gelmek, geri gitmek Ertesi gün aynı yoldan Bodrum a döndük. Halikarnas Balıkçısı 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çevirmek — i 1) Bir şeyin yönünü değiştirmek Nefes nefese koşan anneme, başını çevirmeden cevap verdi. Y. Z. Ortaç 2) Öteki yüzünü görünür duruma getirmek Sermet defterinin yapraklarını çeviriyordu. Ö. Seyfettin 3) Döndürerek hareket ettirmek Resimleri… … Çağatay Osmanlı Sözlük
takip — is., bi, Ar. taˁḳīb 1) Yetişmek, yakalamak veya bulmak amacıyla birinin arkasından gitme, izleme Hazım Aslan ı, bir polis hafiyesi gibi günlerce takipten sonra bulmaya muvaffak oldum. H. E. Adıvar 2) Ardınca gitme veya gelme Çocuk, babasının… … Çağatay Osmanlı Sözlük
KALB — Vücudun kan dolaşımı merkezi. Yürek. * Gönül. * Herşeyin ortası. * Bir halden diğer bir hale çevirme. Değiştirme. *İmanın mahalli. * Fuâd, sıkt ül ilim, tâbut ül ilim, beyt ül hikmet, via i ilim de denilir. (Dâima değiştiği ve hareket halinde… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük